Amerika’nın Sesi (VoA) isimli yayın kuruluşu, 40’tan fazla dilde dijital yayıncılık yapıyor, bu yayınlar 100’den fazla ülkeden izleniyordu.

Türkiye de o ülkelerden biriydi.

VoA bu kapsamda hem Washington’daki ofisinde hem Türkiye’de Türkiyeli meslektaşlarımızı istihdam etmekteydi.

ABD Başkanı Donald Trump 15 Mart’ta yeni bir başkanlık emri yayınladı ve bu emirle federal bürokrasiyi azaltmaya devam ettiklerini duyurdu.

***

Bu emirden kısa süre sonra Beyaz Saray’ın internet sayfasında “haberler” başlığı altında tuhaf bir başlık yayınlandı.

“Radikal Amerika’nın Sesi” başlığını görünce Amerikan Sesi’yle ilgili olduğunu tahmin ettim.

Başlığa açınca da şok oldum.

Koskoca Beyaz Saray üşenmeyip VoA aleyhine yapılan saçma sapan bir sürü açıklama ve yorumu bir sayfada toplamış ve onu da Beyaz Saray’ın resmi sayfasında yayınlamış. Zaten Beyaz Saray’ın resmi internet sitesine bakarsanız, Amerikan Başkanlığının değil, Trump’ın kişisel internet sayfası olduğunu düşünüyorsunuz.

***

İşte VoA’yla ilgili o sayfada yer alan başlıklardan bazıları:

- Eski bir çalışanın, VoA bürokrasisi ve birçok muhabirinin kurumu kibirle dolu ulusal partizan medyaya paralel sol eğilimli bir kurum haline getirdiğine dair yorumu,

- VoA’nın muhabirlerine Hamas ve üyelerinden bahsederken “terörist” ifadesini yalnızca alıntı yaparken kullanmalarını öğütlemesi,

- Trump yanlısı bir gazetenin “Birçok VoA muhabiri sosyal medyada Trump karşıtı paylaşımlar yaptı” haberi,

- Cumhuriyetçilerin VoA’nın İran’ı koruyup kolladığı iddiaları,

- VoA’nın Rusya’yı ABD seçimlerine müdahil olmakla suçladığı haberler,

- VoA’nın “Beyaz ayrıcalığı” kavramını öne çıkardığı ırkçılık karşıtı haberleri,

- VoA’da yayınlanan trans göçmenler haberi...

***

Trump’ın başkanlık emirinden ve Beyaz Saray’ın bu “haberler” başlığının yayınlanmasından hemen sonra Türkiye’deki VoA ofisinde çalışan meslektaşlarımıza “işten atılma” mesajları gelmeye başladı.

Türkiye’den yerel haberler geçen, hatta ciddi bir yayıncılık yapan meslektaşlarımız birdenbire işsiz kalıvermiş, hepsi şok olmuştu.

Aynı durum onlarca başka ülkede daha yaşandı.

Trump’ın o emriyle onlarca ülkede yüzlerce gazeteci işsiz kalmış oldu.

***

Trump ve ekibi Açık Toplum Enstitüsü ve George Soros’a karşı savaş açtığında “Trump siyaseten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yolunu izliyor” demiştim.

VoA olayına bakınca rahatsız olduğu bir yayın kuruluşunu sadece bir emirle yok etmekten çekinmeyen Trump’ın Türkiye’deki iktidarın izinde olduğu düşüncem iyice pekişti.

“Türkiye’yi küçük Amerika yapacaklar” diyorduk da “Amerika büyük Türkiye olacak” demek aklımıza dahi gelmiyordu.

O da oldu, gözümüz aydın!

18 Mart Kutlu Olsun!

90’lı yılların sonuydu. Dönemin Dışişleri Bakanı Merhum İsmail Cem, Kaş ve Meis’te Yunan mevkidaşı Yorgos Papandreu’yla buluşacaktı.

Buluşmayı takip etmek için Antalya’ya uçtuk. Oradan araba kiralayıp Kaş’a geçtik. Arada karnımızı doyurmak için Olimpos’a uğradık.

Gittiğimiz mekânda Avustralya ve Yeni Zelenda’dan gelen çok kalabalık bir grupla karşılaştık. Sohbet ettiğimizde Şafak Ayinine katılmak için gittikleri Çanakkale’den geldiklerini öğrendik.

İçlerinden biri, biraz da içkinin etkisiyle benimle bilek güreşi yapmak istediğini söyledi. Ben istemediğimi söyledim. Ancak ısrarcı bir sarhoşla gerilim yaşamamak ve “yap yap yap” diye başlattıkları tezahüratı bitirmek için “peki” dedim.

Bileğini büküp kolunu yere vurmam çok sürmedi. “Bir daha” dedi. “Sizinkiler Çanakkale’de de doymamıştı yenilgiye” diye takıldım. Sözlerimi duyunca hırslansa da ikincisini de kaybetti.

ANZAC grubu “90 yıl sonra ikinci yenilgi” diye espriler yapıyordu.

Kaş’a doğru yola çıktığımızda 18 Mart Deniz Zaferi’ni ve sonrasında yaşanan kara savaşlarını, Anafartalar’ı, Conk Bayırı’nı konuşmaya başlamıştık.

On yıllar sonra dahi göğsümüzü kabartacak, “kurucu önderlerimizle ne kadar gurur duysak azdır” dedirtecek kadar büyük bir direniş yaşanmıştı Çanakkale’de.

Çanakkale, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı zaferin adı olmuştu.

“Çanakkale Geçilmez” diyerek can veren bütün şehitleri, cehennemi bu dünyada yaşayıp, savaştan sonra kolları sıvayıp Cumhuriyeti kuran Çanakkale gazilerini rahmetle anıyor, aziz ruhları önünde saygıyla eğiliyorum.

18 Mart Deniz Zaferi Kutlu olsun!